Kayıtlar

Eylül, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Suda Halkalar Vardı – Zaman Bölümü’nden, Kasım 2021, Yazılama Yayınevi

Resim
Bir tahterevalli düşünün. Bir ucunda sürgün, diğerinde göç. Coğrafyada okla, çizgiyle gösterilir. Tarihte üzerlerine afili bir başlık atılır; işlem tamamdır. Zamanı dilimler, insanı kılıfına uydururlar. Birörnek atılan adımların tanımı vardıkları hedefe göre farklılaşır. Yıkılan kaleler, zapt edilen topraklar doldurur satır başlarını. Ölüm ise bir kenar süsüdür sadece. Şahlanan atların üzerindeki süvarilere methiyeler dizilir. Kılıcı, mızrağı saplayan anılır hep nedense. Toprağına el konulup surları başına yıkılanlar dipnotlarda bile yer bulamaz. Hele ki şahlanan atların çiğnediği cesetler akla hiç gelmez. Vücudun bir yanından girip diğerinden çıkan kılıcın alaşımı mevzu bahis edilir ama içinden geçtiği yürek sanki hiç atmamıştır. Artık el değiştirmiş bir yurdun bodrumundaki ağıt geleceğe taşınmaz. Zaman insanı yutmuş, sindirmiştir. Coğrafya, fotoğrafını çekmiştir bu sonsuz kayboluşun. İşte o yüzden, üstleri başları lime lime bu mağaraya sığındıklarında kendileri de neci ol...

BASKI DÖNEMLERİNDE EDEBİYAT VE GÜNCEL ÇIKARIMLAR, NİKBİNLİK DERGİSİ, Ocak-Şubat 2012 (Baskı ve Otorite Sayısı), s.7-11

Resim
 Kaleme sarıldığınızda elinizin üzerinde görünmeyen bir el daha hissetmek... Düşlerinizin arasında iktidarın belli belirsiz ama kesinlikle istenmedik siluetlerini görmek. Sokağa imge avına çıktığınızda kulağınıza kızgın seslerin ve sirenlerin çalınması. Ya da üzerinize giydiğiniz kıyafete, saçınızın başınızın şekline karşı yükselen homurtular...  Sanat kendi içerisinde taşıdığı dinamikle her zaman tehdit, sığınak ve direniş üssü gibi algılanmıştır. Bu direniş üssünde büyüler oluşturulur, sıradan tepkiler dönüştürülür. Platon'un sistematik devlet kurgusunda “belirlenmiş" olanın dışına çıkma riskine karşı şairler öncelikle kapı dışarı edilmektedir. Kapitalizme kadar sistem içeriğinin net ve öngörülebilir olmasını istemiş, kendince çürük meyveleri ayıklama yarışına girmiştir çünkü. Platon, öncelikle sanatsal imgenin oluşum sürecini basite indirger ve şairi devletinden sürmek için meşru zemini oluşturma derdine düşer. Ona göre bu dünyadaki her şey, mutlak varlık konumu...